Ceyhun Göcenoğlu “Kurumsal gönüllülük programları değişim yönetimi için bir araç olabilir mi?”

Zaman zaman büyük sancılara da neden olan ve küresel alanda ekonomiden politikaya kültürden eğitime birçok farklı alanda her an kendini hissettiren değişim ve dönüşüm süreci bireyleri ve kurumları kendilerini geliştirmeye, yeni döneme adapte olmaya zorluyor.

Bu adaptasyon sürecinin en büyük ihtiyaçlarından bir tanesi de karşılıklı güven. Güven unsurunun tesis edilemediği sistemlerde kontrol ve takip sistemlerinin kurulması gerekiyor ki bu ek süreçlerin yaratılması ihtiyacını doğuruyor. Karşılıklı bilgi, tecrübe ve kaynak paylaşımına engel olarak değişim ve dönüşüm sürecinin farklı kaynaklardan beslenmesini engelliyor, tekil ve farklılıklara kapalı statik yapıların oluşumuna kaynak sağlıyor. Tüm bu nedenlerden dolayı değişim ve dönüşüm sürecinin yavaşlamasına neden oluyor.

Çalışan gönüllülüğü, kurumlar arasında sosyal hedefli çalışmalar olması nedeniyle ticari rekabetten bağımsız bir platform sunuyor. Bu platformda bireysel tanışıklıklar ve ortak hedefe yönelme arzusu önce bireylerde sonra kurumlarda karşılıklı güveni oluşturma gücüne sahip. Bugün Özel Sektör Gönüllüleri Derneği’nin bayrak programlarından biri olan “Meslek Lisesi Koçları Programı” ile 60’den fazla şirketin bir araya gelmesi başarılı bir örnek.  Gönüllülük faaliyetlerine katılım farklı disiplinlerden uzmanları bir araya getirmesi yeni fikirlerin ve uygulamaların doğmasına da katkı sağlıyor. Şirket birleşmelerinde farklı kurum kültürlerinden gelen çalışanların farklı ortamlarda bir araya gelmelerini sağlayarak takım olmalarında bir hızlandırıcı olarak görev alıyor.

Adaptasyon sürecinde diğer bir zorunlu ihtiyaç ise öğrenebilme ve yeni öğrenimleri uygulayabilme gücü ve hızı. Bireysel olarak da kendimizi sürekli yenilemek durumundayız. Zira bugün okul öncesinden başlayarak yükseköğrenime kadar uzanan eğitim süreci ve yaşam boyunca kazandığımız beceri ve yetkinlikler özel, sosyal ve iş hayatının getirdiği yeniliklere ne kadar yanıt veriyor, gelecek nesillerin bizlerin kazandığı bu bilgi, beceri ve yetkinlikler ile ne kadar mutlu ve başarılı olabilecekleri de temel bir sorun. Yuval Noah Harari, 21. Yüzyıl için 21 Ders” adlı kitabında bu durumu şu sözlerle özetliyor “1018’de fakir Çinli aileler çocuklarına pirinç ekmeyi ya da ipek dokumayı öğretirken bu becerilere 1050’de ihtiyaç duyulacağı barizdi. Oysa günümüzde Çin’in ya da dünyanın geri kalanının 2050’de neye benzeyeceğine dair bir fikrimiz yok.” Elbette çalışan gönüllüğünün bu sorunu tek başına çözmesi gibi bir iddia ortaya koymamız mümkün değil. Ancak gönüllülük faaliyetleri bireysel konfor alanından çıkarak, yeni ve farklı durumlarda çalışmayı zorunlu kılan bir pratik olması nedeniyle iyi bir öğrenme aracı sunuyor.

Bilgiye erişimin internet tabanlı eğitim olanakları ile her geçen gün daha da kolaylaşması, bilgiye sahip olmadan ziyade bu bilgilerin hangi beceri ve yetkinlik ile kullanılacağını daha da önemli hale getiriyor. Nitekim Dünya Bankası, OECD ve Dünya Ekonomik Forumu gibi birçok uluslararası kuruluş 21. Yüzyıl insanının en temel beceri gereksinimleri arasında; eleştirel düşünme, problem tanımlama, sorumluluk, iletişim becerileri, yaratıcılık ve entelektüel merak, takım olma gibi yetkinliklerin yer aldığını ifade ediyor. Bugün birçok üniversitede sosyal sorumluluk derslerinin ve/veya kulüplerinin teşvik edilmesi veya işletmelerde kurumsal gönüllülük çalışmalarını teşvik edilmesi hem becerilerin ön plana çıktığının hem de gönüllülüğün bu becerileri inşa etmek ve kuvvetlendirilmesi için iyi bir yöntem olabileceğinin en güzel kanıtı. Çocukların oyun oynarken kazandığı takım olma, iletişim, çatışma çözümü gibi becerilerini tekrarlayarak pekiştirme ya da yeni daha karmaşık becerileri yetişkinler de gönüllülük faaliyetleri ile kazanabilecektir.

Özetle; çalışan gönüllülüğünün toplumsal kalkınma ya da ilgili kurumun kapasitesini güçlendirme gibi başka bir yazının ana konusu olabilecek faydalarını bir yana bırakırsak, değişim ve dönüşüm sürecinde kendimizi yenileyebilme, kariyer yolculuğunda yeni öğrenme yöntemleri sunabilen önemli bir araç. Bu sürece başlamak isteyen kurumlar için Özel Sektör Gönüllüleri Derneği efektif bir platform sunarken, IBM’in gönüllü olmak isteyenler için hazırladığı sunumlar değerli içerikler sağlıyor.

*Dr. Ceyhun Göcenoğlu akademide, sivil toplumda ve özel sektörde kurumsal sosyal sorumluluk uygulama ve işbirliklerinin yaygınlaşması için ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmalar yapmaktadır. Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği Yönetim Kurulu üyesi ve IBM Türk Kurumsal Sosyal Sorumluluk Programları Müdürü’dür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

5 + 5 =