Aysun Sayın – Kurumsal Gönüllülüğün Toplumsal Cinsiyet Çalışmalarına Etkisi

Kurumsal Gönüllülüğün Toplumsal Cinsiyet Çalışmalarına Etkisi, Yapılabilecekler ve İyi Örnekler

Toplumsal Cinsiyet gibi politik konularda, aynı zamanda bireylerin yaşam ekosistemleri içinde öğrendikleri/gördükleri ile tutum ve davranış oluşturdukları konularda dönüşüm yaratmak kolay değil. Bu noktada bize güç veren toplumsal cinsiyetin sonradan inşa edildiğini, tarihsel bir kökeni olmasına rağmen farklı coğrafyalarda veya kültürlerde farklı pratiklerinin olduğunu ve değiştirilebileceğini bilmek. İş yaşamında da şirket kültürüne, çalışma kodlarına cinsiyete dayalı ayrımcılığın yasaklanmasını, cinsiyet eşitliğinin tesisini hedef olarak koyduğumuzda bir kural ilan ediyoruz, bu şirkette cinsiyete dayalı ayrımcılık yapılamaz!, ama aslında tutum ve davranışları kontrol edebileceğimiz, veya değiştirebileceğimiz bir adım atamıyoruz. Başta söylediğim gibi toplumsal cinsiyet aile, okul, sosyal çevre, kamusal alan, medya maruz kalınan tüm dış faktörlerden gelen girdilerle şekillenen önyargılarla pekiştirtilen sonunda ayrımcılık olarak karşımıza çıkan bir olgu.

Boyner Grup deneyimimizde bir örnek ile toplumsal cinsiyet eşitliğini tesis etme çalışmalarımıza kurumsal gönüllülüğün nasıl destek olduğunu paylaşmaya çalışacağım.

2008 yılında başladığımız 2009 Mart ayında lansmanını yaparak proje ortaklarımız le birlikte hayata geçirdiğimiz “Nar Taneleri: Güçlü Genç Kadınlar Mutlu Yarınlar” projemiz, temelde yetiştirme yurtlarında yetişmiş genç kadınların hayata ve istihdama hazırlanmalarını destekledi. Projemizde yılda bir defa 20 genç kadın ile 15 gün süren eğitim kampı yaptık. Bu kampta hedefimizi destekleyecek öğrenme ortamlarını sunarken aynı zamanda Boyner Grup Gönüllüleri ile bir araya geldikleri sosyal içerme programı tasarladık. Proje kapsamında yapılanların detaylarına girmeden bu yazıda konu olan kurumsal gönüllülük programı nasıl toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarını destekleyebilir sorusuna geri dönmek istiyorum.

Öncelikle şirketlerimizden gönüllü olan çalışanlarımıza, toplumsal cinsiyet farkındalığı eğitimi verdik ki bu genç kadınlarla bir araya gelebilsinler, sonra bu gönüllülerimizden nar taneleri projemizin şirketlerdeki iletişim elçileri olmalarını istedik ki projemizin yaratmaya çalıştığı farkındalığı kendi çalışanlarımız arasında da yaygınlaştırabilelim. Sonra temel tanımları tartışmaya açtık ki bu “kadın”, “kız”, “bayan” gibi aslında baktığınıza bir ağız alışkanlığı gibi görünen ama kullanımında gayet de cinsiyetçi olan tanımları grupta hem kategorilerde, hem iletişim ve pazarlama ekiplerinin çalışmalarında hem de çalışanlar arasında konuşulur hale getirdik.

“Kadın” demekten çekinmemek, utanmamak, “bayan” kategori isimlerinin değişilmesini sağlamak “kadın kategori, erkek kategori”, Kadınlar Tuvaleti, Erkekler Tuvaleti, “Sevgili Erkekler ve Kadınlar” gibi aslında sıklıkla yanlış kullanımda olan ve kökünde cinsiyetçiliği pekiştiren dile müdahale etmeye başladık.

Özetle gönüllüleri sürece dâhil ederek şirkette cinsiyet eşitliğinin savunucularını, değişimin öncülerini kazandık, 2017 yılında 8 Mart ilanımızda “kadına kadın deyin” dedi.

*Boyner Grup’ta aldığı görevlerin yanında sivil alanda da aktif olan Aysun Sayın, hak temelli çalışan sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak görev almaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi Tedarik Zinciri Sürdürülebilirliği Dünya Danışma Kurulu üyesi olarak Boyner Grup’u temsil eden Sayın, 2010 yılında Eisenhower Fellowu olmuş, yine aynı yıldan itibaren Küresel Kadın Fonunun Orta Doğu ve Kuzey Afrika Danışma Kurulu üyeliğine seçildi. 



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

6 + 2 =